Marka Hukukunda Müktesep Hak
Av. Salih KARADENİZ*
Müktesep hak diğer bir deyişle kazanılmış hak, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda açıkça düzenlenmeyen, yüksek mahkeme kararları ile oluşmuş bir haktır.[1] Yargıtay, müktesep hakkı uygulamasının gerekçesini, önceki tarihte tescil edilmiş bir markanın zaman içerisinde yenilenmesi ve geliştirilmesi hakkına sahip olduğunu dile getirerek açıklamaktadır.
Bir işletmeye ait önceki tarihli bir marka tescili, bu işletmenin ileriki tarihlerde yapacağı marka tescil başvurularında işletmeye bir hak teşkil edecektir.[2] Esasen bu şekilde anlatıldığında bir sorun olmadığı görülebilir. Ancak buradaki sorunu, önceki tarihli marka tescili ile sonraki tarihli markayı yenileme ve geliştirme amaçlı tescil başvurusu arasında geçen süre zarfında, 3.kişiler tarafından yapılan marka tescilleri oluşturmaktadır. Zira 3. Kişi sicile markasını tescil ettirmiş, ardından ise eski tarihli sicil sahibi markasını yenilemek istemiş ve marka tescil başvurusunda bulunmuştur. Bu durumda 3.kişi marka sahibi, haklı olarak yapılan bu başvuruya itiraz etmektedir. İtiraz olması durumunda mahkeme yargılama yapmakta ve neticede müktesep hak için aranan koşullar oluştuğunda davayı reddetmektedir. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere müktesep hak içtihatlarla geliştirilmiş olup, müktesep hakkın varlığı için aranan unsurlar da içtihatlarla belirlenmiştir.
Müktesep hakkın varlığı için aranan içtihadi unsurları şu şekilde sıralayabiliriz[3]:
Müktesep hak teşkil eden markanın uzunca bir süredir tescilli olarak kullanılması gerekir. Burada kullanımın tescilli olarak olması gerektiği unutulmamalıdır.
Müktesep hak teşkil eden önceki tarihli markanın yeni tarihli başvurusunda, önceki markanın asli unsuru korunuyor olmalıdır. Tüketiciler nezninde yeni oluşturulan marka, müktesep hakka dayanak teşkil eden markanın uzantısı olduğu kabul edilmelidir. Diğer bir deyişle, tüketicide bulunan izlenimin yeni tescil edilecek markada korunması gerekir.
Sonraki tarihli başvurunun, müktesep hak teşkil eden marka ile aynı mal veya hizmetleri içermesi gerekir. Kısaca yeni başvuru ile önceki tarihli başvuru arasında nice sınıfı farkı olmamalıdır.
Yeni yapılan marka başvurusundan önce, taraflar arasında husumetin bulunmaması gerekmektedir.
Son olarak ise müktesep hakka dayanak teşkil eden yeni tarihli markanın, 3.kişinin önceki tescil tarihli markasıyla karıştırılma ihtimali bulunmaması gerekir.
Görüldüğü üzere Yargıtay, müktesep hak kurumu ile önceki bir tarihte tescil edilen markanın kendini yenilemesine ve değiştirmesine, belirli şartların sağlanması durumunda, yenilemeden önce benzer nitelikte tescilli marka olsa bile cevaz vermektedir. Kanaatimizce Yargıtay’ın bu yaklaşımı yerindedir. Zira gelişen teknoloji ile birlikte artık piyasalar çok hızlı bir değişim yaşamaktadır. Tabiri caizse marka sahibinin çağa ayak uydurmak adına markasında yapacağı değişiklikler bir noktada zaruri hal almaktadır.[4] Müktesep hak ile birlikte hem marka sahibi korunacak hem de markalaşmanın çok önemli olduğu bir dönemde güçlü ve dinamik markalarıyla Devlet nihayetinde toplum kazançlı çıkacaktır.
Bu yazının her türlü hakkı yazı sahibine aittir. Yazıya yapılacak atıflarda Salih Karadeniz(2021)Marka Hukukunda Müktesep Hak. (url ….)(Erişim Tarihi: Gün/Ay/Yıl) ibaresi kullanılmalıdır.
*Bursa Barosu 6357. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Yüksek Lisans öğrencisi. İletişim: av.salihkaradeniz@hotmail.com
[1] Karasu(Suluk/Nal), Fikri Mülkiyet Hukuku, 5.Bası, 2021, Seçkin, Ankara, s.210 [2] Karasu, 2021, a.g.k. , s.210 [3] Erman Vatansever, https://iprgezgini.org/2021/09/21/markasini-kullanmayana-artik-kazanilmis-hak-kapsaminda-yeni-marka-hakki-yok/ (Erişim Tarihi: 16/11/2021) [4] Bu doğrultuda bkz. Y. 11. H.D. 2007/7547 E., 2008/10251 K. ‘’…Oysa, bir işletme ile özdeşleşmiş markanın zaman içindeki değişiklik ve gelişmelere uyum sağlaması ve asıl unsuru korunarak seri markalar yoluyla kendini yenilemesi zorunlu ve gerekli olabilir…’’ https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/ (Erişim Tarihi: 16/11/2021)
Comments